Wordset: Play
    
sir
beyefendi, bayım, efendim
hiç, her
fikir, düşünce
-den beri; -dığı için, çünkü
zaten, şimdiden
Süre, zaman, -iken
hazır
büyük, önemli, harika
beklemek
çalışmak
masa
dövmek, yenmek, vuruş, ritim
oda, yer, meydan
ev, yuva, aile ocağı, yurt, vatan
güç, kuvvet, mümkün olmak, belki
kahve
şaşırtıcı, ilginç, hayret verici
hücre
yakında
dakika
saat (60 dakikalık süre)
gece
akşam
öğleden sonra
sabah
day
gün
hafta
yıl
yaz
may
mayıs
evli
bekar
koca / eş (erkek)
eş (kadın)
üvey
yeterli
kaza
güçlü, yetenekli, muktedir
kayıp, eksik
gülünç, komik, anlamsız
bir türlü, her nasılsa, her nedense
gebe, hamile; verimli; anlamlı
özür dilemek, af dilemek
masum, suçsuz, günahsız
sıkıntı, zahmet; rahatsız etmek
suçlu, kabahatli, günahkâr
konuşma, görüşme, söyleşi
korkunç, berbat, çok kötü
çubuk, sopa; sokmak; saplanmak
cinayet, adam öldürme
hatır
bütün bütün, bütün olarak
ruh, can, gönül
ele almak, idare etmek, kıvırmak
affetmek; özür, mazeret
söz etmek, bahsetmek, dile getirmek
bir yerde, bir yere, herhangi bir yerde
tahmin etmek, zannetmek
güzel, hoş, sevimli; epeyce, hayli
sessiz, gürültüsüz, sakin
tamamıyla, elbette
seçmek; toplamak, koparmak, yolmak
rid
kurtarmak, temizlemek
asmak, takmak, sarkıtmak
hapishane, cezaevi, kodes
itmek, itelemek, kakmak
yanlış, hata; yanılmak
dürüst, namuslu
fix
tamir etmek, yerleştirmek
hediye, armağan, doğuştan yetenek
kurtarmak, kayda geçirmek
hata, yanlış, kabahat
kaybetmek, yitirmek
güvenmek, inancı olmak, itimat etmek
özel, has, kişisel, şahsi
tahrip etmek, yıkmak
yargılamak, karara varmak
tam, bütün
korkan, korkmuş
gerçek, hakikat, doğruluk
suçlamak, sorumlu tutmak
çabuk, hızla, hızlı, şipşak
hak etmek, lâyık olmak
sorumlu, mesul, sorumluluk sahibi
üzmek, neşesini kaçırmak
his, duyu; hissetmek, algılamak
şüphe, kuşku, tereddüd
ücret; görev; şarj; yüklemek; suçlamak
ilişki, ilgi, bağ
tehlikeye atmak, göze almak
ses; sağlam; gibi görünmek
endişe, kaygı; üzülmek; merak etmek
farketmek, anlamak; gerçekleştirmek
söz vermek, vâât etmek
rekor
şaşırtmak; sürpriz
tür, çeşit, sınıf; sıralamak
farkına varmak, farketmek
şekil, vücut yapısı, şahıs, figür
tarih; flört etmek, buluşmak
ateş, yangın; işten atmak
saygı göstermek, saymak
muhtemelen, olasılıkla, galiba
suç
başkan, cumhurbaşkanı
dönmek, geri dönmek
farzetmek, varsaymak, sanmak
karar, hüküm
damla; düşmek; alçalmak; bırakmak
güvenlik, emniyet
korumak, gözetmek
öğüt, tavsiye, danışma
kabul etmek, itiraf etmek
dikkat, ilgi, bakım, özen
iyi, yardımsever, nazik
teklif etmek, sunmak
olası, mümkün, olanaklı
kanıtlamak, ispat etmek
en az derece, en az
kesinlikle, elbette
baskı yapmak, sıkıştırmak, sıkmak
paylaşmak, bölüşmek, katılmak
kuvvet, güç; zorlamak, baskı yapmak
tartışmak, görüşmek
önemi olmak; madde; konu, mesele
sebep; düşünmek, muhakeme etmek
rapor etmek, anlatmak, söylemek
işaret, simge; işaret etmek; imzalamak
sunmak, sahneye koymak
anlaşma; pazarlık; iş; llgilenmek
kontrol etmek, idare etmek
ilgi, itina, bakım
act
davranmak, hareket etmek, oynamak
uzun; çok istemek
son; sürmek, devam etmek; dayanmak
belirtmek, ifade etmek, söylemek
ummak, ümit etmek
end
son, uç, taraf; bitmek; sonuca ulaşmak
saymak, hesaba katmak
durum, husus; dava; kılıf, kutu
aynı fikirde olmak, kabul etmek
kabul etmek
affetmek
korkunç, berbat, kötü
use
kullanım; kullanmak; fayda
devralmak, üstlenmek, yönetimini almak
iman
dokunmak, değmek; temas
şirket; eşlik
neredeyse
üçüncü
saniye; ikinci
ilk, birinci; önce
özlemek; ıskalamak; bayan
kesinlikle
serin; soğutmak; çok iyi
öldürmek
gizlemek
kapmak
yakalamak, tutmak; avlamak
şaşkınlık; merak; mucize
güvenli
nokta; uç; ana fikir; işaret etmek
dev
duymak
genç
win
kazanmak; galibiyet
milyon
hızlı, çabuk; oruç
die
ölmek
tamamen
açık, berrak; temizlemek
ada
hayal etmek; düşünmek, sanmak
olmak, meydana gelmek
tehlikeli
hatırlamak
dün
aniden,birdenbire
yan, kenar, taraf
run
koşmak
yüz, çehre, surat; yüzleşmek
açıklamak, izah etmek, anlatmak
ago
önce
güçlü, sağlam, sert
kalkmak, dikilmek, ayakta durmak
sit
oturmak
mektup
ilgili, meraklı
önce
hasta, rahatsız
el
gevşemek, dinlenmek, yumuşatmak
acıtmak
hissetmek
ciddi
(bağlaç) olup olmadığını...
satmak
araç, vesile; para, servet, varlık
varsayılan, zannedilen, sözde
deneyim
değiştirmek; değişiklik; bozuk para
inanmak
bir başka, diğer bir, bir tane daha
try
denemek; çalışmak, uğraşmak
tutmak; saklamak, korumak
önemli
kalp, yürek; cesaret
her, her bir, tanesi
su
içmek; içecek
mutfak
içeride
mutlu
bina, yapı; inşaat
ask
sormak, istemek
cevap, yanıt, çözüm; cevap vermek
hot
sıcak; kızgın; acı
soğuk
bugün
dış, dışarıda, dışında
ilginç
tam olarak, tamamen, aynen
dünya, yeryüzü
ziyaret; ziyaret etmek
kent, şehir, ilçe, kasaba
birçok
özellikle
örtmek
etrafında, civarında
artık, bundan sonra; daha fazla
altında
arkada, gerisinde
bed
yatak
özel
put
koymak, yerleştirmek
hareket; taşınma; taşımak; kımıldamak
karar vermek
tebrikler
kız evlat
düğün
haber
ay
elbise, giysi; giyinmek
getirmek
zor, sert, çetin
gelecek, istikbal
yiyecek, gıda
eat
yemek yemek
olmak
her neyse; yine de; zaten
bazen, arasıra
genellikle
oyun; oynamak
dans; dans etmek
şarkı
hoşlanmak, tadını çıkarmak
buy
satın almak
tekrar
doktor
üst kat
hastane
kat
bulmak
farklı
patron,yönetici
yürümek
-e kadar, -e dek
diğer, başka; öteki
önemsemek; akıl, zihin
zengin
başka
gururlu, kibirli; onurlu
bağırmak, haykırmak; çığlık
desteklemek
far
uzak, uzakta; öte; bir hayli
yanlış
ray
ışın
düşmek; sonbahar
lie
yalan; yatmak, uzanmak
an
ikisi de, her ikisi de
beraber, birlikte
ses, seda; dillendirmek
sol; kalan, artık
hoş, güzel, sevimli, kibar
durum
hit
vurmak; isabet, vuruş
kanıt, delil
yapılmış, üretilmiş
takım, ekip
numara
isim, ad; adlandırmak
resim; betimlemek, hayal etmek
ev
para
ağız
eye
göz
saç
box
kutu
bebek
hala, teyze, yenge
kız kardeş
erkek kardeş
baba
anne
cocuk
uçak
durmak; durak
başlamak
dog
köpek
cat
kedi
kapı
okul
kitap; rezerve etmek
pencere
merhaba
cadde, sokak
yol
bad
kötü
erken
yakın; neredeyse
küçük
big
büyük
arkadaş
müsaade, izin, ayrılmak, bırakmak
atmak, fırlatmak
kötü, fena; kötülük, şer
adam, şahıs, kişi, karakter
çok geçmeden, yakında
istirahat; dinlenmek; artık, kalan
belki, bir ihtimal
çekim, çekme, çekiş
yet
hala, henüz, daha; hatta, yine de
daimi, surekli, ayakta durma
katılmak; birleşmek; ek yeri
alınmış, tutulmuş
kurmak, temelini atmak
memnun, hoşnut
own
öz, kendi, sahip
gibi görünmek, benzemek
her zaman
iken, esnasında, boyunca
bütün, tüm
canlı, sağ, hayatta
saw
atasözü, testere
acaip, garip, yabancı
rüya, düş; rüya görmek; hayal kurmak
baş
hiçbiri, ne de
derin, koyu, dalgın
son
evlat, oğul
geç, gecikmiş
kimsesiz, yalnız
sad
üzgün, hüzünlü
zavallı, fakir
hâlâ; hareketsiz, sessiz; sakinleşmek
insanlar; halk; kişi
düşünce, fikir, sanı, görüş, kanı
Sadece, yalnız, bir tek
vermek
lütfen
hatta, bile; düz, düzenli; çift
hayat
by
yanında, ile, tarafından
belki, olabilir
nerede, nereye
üzerinde
daha fazla
emin; elbette, şüphesiz
asla
ihtiyaç duymak
küçük, ufak, az
way
yol; yön; yöntem
almak; götürmek; tutmak
say
söylemek
sonra, o zaman
çünkü
who
kim
yes
evet
söylemek, anlatmak
kaba, kötü; kastetmek, anlamına gelmek
geri, arka; sırt
istek, arzu; vasiyetname; -ecek
vasiyet
ne zaman
bakmak
as
olarak, gibi, -diği için, iken
iyi
gelmek
şurada, orada
how
nasıl
go
gitmek
düşünmek, sanmak
if
eğer
get
almak
sağ; doğru
hakkında, etrafında, yaklaşık
on
üzerinde
sadece, henüz, şimdi; adil
no
hayır
for
için
bilmek
in
içinde
ne
405 items.
Contact - About - Help - ⚾ Switch Theme